Hüzün ayı mıdır Eylül? Kimileri için melankolik bir rüzgarla gelir belki ama ben Eylül’ü, doğanın en güzel aşk hikayesinin başlangıcı olarak görüyorum. Doğa, bu ayda, ayrılığın aslında bir vuslatın başlangıcı olduğunu bize öğretiyor.
Eylül ayının en belirgin özelliklerinden biri, yaprakların renk değiştirmesi ve sonunda dallarından düşerek toprağa kavuşmasıdır. Peki, bu, hüzünlü bir ayrılık mı yoksa ebedi bir kavuşma mıdır? Yapraklar, rüzgarla dans ederken dallarından ayrılsa da, toprağa dönerken aslında bir bütünlüğe kavuşuyorlar. Toprak, her yaprağın son durağı, son sığınağıdır.
Dolayısıyla, eylülde yaşanan bu olayı, bir ayrılık hikayesi olarak değil, bir dönüş hikayesi olarak görmek gerekir. Her son, yeni bir başlangıcın müjdesidir ve yaprakların toprağa kavuşması da, onların yeniden hayata dönüşünün ilk adımıdır.
Aşkta da böyledir. Ayrılıklar, acıtır, yaralar ama bazen bu ayrılıklar, daha büyük bir kavuşmanın habercisidir. Eylül, bize aşkın, hayatın ve doğanın döngüsünü hatırlatır. Hüzünle başlayan bir hikaye, vuslatla son bulabilir.
Eylül ayını hüzün ayı olarak görmek, onun bize sunduğu derin mesajları göz ardı etmektir. Yaprakların toprağa kavuşması, hayatın devam ettiğini, ayrılıkların da bir kavuşmanın başlangıcı olabileceğini hatırlatır bize. Eylül, aşkın ve hayatın sonsuz döngüsünün en güzel temsillerinden biridir.
Çok güzel bir yazı olmuş. Elinize, emeğinize sağlık..