hava
DOLAR %
EURO %
GRAM ALTIN %
ÇEYREK A. %
BITCOIN %
SON DAKİKA

SEN, BENİM ELİME SU DÖKEMEZSİN.

reklam

SEN, BENİM ELİME SU DÖKEMEZSİN.
Bu deyim nerden gelmiş ?

“Vedat Günyol’un “Yeni Ufuklar” dergisini zor koşullarda yayımladığı yetmişli yılların ortalarıydı. Dönemin tozu dumanı arasında bir yandan dergiyi sürdürmeye çalışıyor usta, bir yandan da Çan Yayınları adı altında yayımladığı kitapları okurlara ulaştırma sorunuyla boğuşuyordu.
O yıllarda Babıali’nin bazı yayıncıları gibi Vedat Günyol da, yayınevinde tek tabancaydı: Kitabı yazar, çevirir, dizgisini yaptırır, düzeltmelerini yapar, baskıya verir, kapağını yaptırır, baskısı yapılan sayfaları mücellite gönderir, siparişleri postaya taşır… Muhasebesini tutar. Bütün bu işleri izbe bir han odasında, yardımcısız olarak yapardı.
Babıali’nin bu soyu tükenmekte olan bilge kişisinin, yalnız başına her işe koşturmasına gönlü katlanmayan genç bir yazar, Adil İzci zaman zaman onun yayınevine uğrar, elinin yettiğince yardım etmeye çalışır.
Vedat Hoca, her ne kadar genç yazarın yardımına gereksinim duysa da, onu yormaktan kaçınır, işleri kendi yapmaya uğraşır.
Yalnızca yayınevinin değil, Türkiye’nin de koşulları elverişsizdir… Kimi günler elektrikler kesilir, o kış soğuklarında odayı ısıtan elektrik sobası sönük durur bir köşede. Vedat Günyol pardösüsünü sırtından çıkarmadan işlere yetişmeye çabalar.
Bazı günler de iş hanının suyu akmaz… Hoca böyle zamanlarda ibrikle su bulundurur; ellerine bulaşan tozu toprağı yıkar.
Yine böyle susuz, elektriksiz bir günde, kitap raflarıyla uğraşmış Hoca, matbaadan gelen paketleri açıp yerleştirmişti. Bunu yaparken de genç yazar arkadaşı Adil İzci ona yardımcı olmuştu.
İş bittiğinde elleri yine toz içindeydi Hoca’nın.
İbriğini aldı, bacaklarının arasına yerleştirdi, ellerini yıkamaya çalıştı. Elbette bu kolay bir şey değildi.
Onu öyle zor durumda ellerini yıkamaya çalışırken gören genç yazar hemen seğirtti. İbriği alıp eline su dökmek istedi. Ama, Hoca direniyordu. Hizmet almaya alışık değildi! Hem direniyor ibriği vermemek için, hem de espri yapmaktan kendini alamıyordu:
“Sen, benim elime su dökemezsin genç adam!”
Adil İzci ise ısrar ediyordu:
“Hocam elbette elinize su dökemem! Ama izin verin ibriği tutayım hiç olmazsa…”
Sonunda ibriği Hocanın bacakları arasından alıp dökmeye başladı.
Aradan geçen yıllar içinde, anımsadıkça gülecekti Hoca’nın o espriyle karışık direnişine. [Necati Güngör]

Sevil Ağtaş paylaşımı.

reklam

SEN, BENİM ELİME SU DÖKEMEZSİN. Bu deyim nerden gelmiş ? “Vedat Günyol’un “Yeni Ufuklar” dergisini zor koşullarda yayımladığı yetmişli yılların ortalarıydı. Dönemin tozu dumanı arasında bir yandan dergiyi sürdürmeye çalışıyor usta, bir yandan da Çan Yayınları adı altında yayımladığı kitapları okurlara ulaştırma sorunuyla boğuşuyordu. O yıllarda Babıali’nin bazı yayıncıları gibi Vedat Günyol da, yayınevinde tek […]

15 Nisan 2023 - 21:03 218 kez okundu.
reklam

YORUM ALANI

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.