hava
DOLAR %
EURO %
GRAM ALTIN %
ÇEYREK A. %
BITCOIN %
SON DAKİKA
Google News

KÖY ENSTİTÜLERİ..DEVRİMCİ EĞİTİM İMECESİNİN ADIDIR.

Son Güncelleme :

15 Nisan 2023 - 21:33

/ 561 kez okundu.
KÖY ENSTİTÜLERİ..DEVRİMCİ EĞİTİM İMECESİNİN ADIDIR.

Enstitülerin kuruluşu 17 Nisan 1940 ta kanunlaşmıştı. Mezun verecekleri yıl (1945) Toprak kanunu çıkarılıyordu. Daha önce özel görüşmelerinde Devlet Reisi İnönü , Tonguç’tan Enstitü sayısının (20) den (40) a çıkarılmasını giderek (200.000) tarımcı yetiştirilmesini istiyordu. Tüm köklü değişikliklerin
gerçekleştirileceği bir ortam hazırlığıydı bu. İlköğretim sorunun yüzde yüz çözüme kavuşturulması on yıllık plana bağlanmıştı. Çağdaş anlamlı eğitimden geçmemiş tek Türk kalmamış olacaktı 1956 ‘da..
Çok kısa sürede (5-6 yıl),YÜZ ON YILDA yetiştirilen öğretmen sayısı aşıldı. (6000 den 26.000’e ulaştı bu sayı) , Okul sayısı da (5 bin) den, (17.000) ‘e çıktı. Öğrenci 380 binden, (1,5) milyona ulaştı. (9000) eğitmen, (600) köy sağlıkçısı yetiştirildi.
Egemen güçleri çileden çıkaran hızlı gelişme dönemine girmiştik. Meclisteki toprak ağaları ayaklanmış, iktidar partisi içinde çatlama olmuştu. Emin Sazak Ağa «Bütün köylülerin okutulması ne demek? Tehlikeli bir gidiş bu» diyordu. Sonradan bakan olan, Tonguç’un ve yetiştirdiklerinin «bellerini kırmağa» niyetlenen biri Arifiye Köy Enstitüsündeki çalışmaları, öğrencilerin Enstitüyü yönetişlerini, çalışmaları denetleyişlerini görmüş, benzi atarak: «Bütün köylüler böyle uyanırsa , halimiz nice olur Paşam?” demişti İnönü’ye..1946 da iktidar olanlar, çağdaşlaşmaya giden yolu kapattılar.

BU DEVRİMCİ EĞİTİM İMECESİ SÜRSEYDİ:
1956 da okuma yazma bilmeyen tek kişi kalmayacaktı. Diplomalı tüketiciler yetiştiren, gittikçe ulusun başına dert olan, yetişme çağındaki insanlarımızın kafalarını, ellerini kötürümleştiren bozuk eğitim düzeni tarihe karışacak, insan gücümüzü ülke gereksinimlerine ve kendi, yeteneklerine göre yetiştiren; sağlıklı, laik, ulusal ve çağdaş bir eğitim düzenine kavuşacaktık.
Yabancı eğitim uzmanlarına, deneme okulculuğu oyalamalarına, barış gönüllülerinin yurdumuza gelmesine, «Dört K. cılığa» «kardeş köy» oyunlarına, göstermelik “halk eğitimciliğine” gerek kalmayacak, geri bırakılmış ülkelere bizim uzmanlarımız gidecekti.(Nitekim Tayland’a gitmişti).
Demokrasinin işlemesini engelleyen güçler, etkilerini yitirecek, yurttaşlar bilinçle yönetime katılacaktı.
«Reformlar» diye sayıklanan yapısal yenileşmeyi halkımız gerçekleştirecekti. Planlı programlı, verimli çalışmalarla artan tarımsal gelirimiz tarım kesiminden meslekleşerek yeni alanlara kayan iş gücümüz, başkalarına avuç açmadan sanayileşmemizi sağlayacaktı.
Eğitim kirizmasının hazırladığı ortamda kökleşecek kooperatifçilik tıkır tıkır işleyecek, üreticinin, tüketicinin sömürülmesi sona erecek, artan ulusal gelir daha adilane bölüşülecek, dengeli kalkınma yoluna girilecekti.
Büyük «insan erozyonu» sona erecek, «beyin göçü, emek göçü» diye bir şey görmeyecektik.
Enstitülerle halkın derinlerine iniliyor, onun yüzlerce yıldan beri yarattığı değerler, güzellikler yüze çıkarılıyor, çağdaş kültürle harman ediliyordu. Makas kesmedik, iğne batmadık nakışlar, türküler, oyunlar, sazlar sözler Enstitülerle yurt yüzeyine yayıldı. Yaratıcılığımız ulusal kaynaklara açıldı, yazınımız bölge, zümre yazını olmaktan çıkıp ulusal boyutlara kavuştu..
Ana sorunumuz geri kalmışlıktan kurtulma, aklın, bilimin yol göstericiliğiyle çağdaşlaşmadır.
Bunun yolu da devrimci eğitim imecelerinden geçmektedir.

KAYNAK:Mehmet BAŞARAN,Tonguç Yolu;sf.14-17

YORUM ALANI

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.