
“Çakma Gazeteci” diyenlere…
Mehmet BAKIR
İşlerine gelmeyince, “Çakma gazeteci” demekten çekinmeyenler, aslında kendi dar bakış açılarını ele veriyorlar.
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Sivas Şube Başkanı Özlem Özgür Kurt, “Sen, Ben, Bizim Oğlan” başlıklı Cumhuriyet kutlaması yazımın ardından beni cep telefonumdan aradı.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı balosu hakkında bilgi verdi; etkinliğin kısıtlı imkânlarla düzenlendiğini, katılımcıların da kendi maddi olanaklarıyla masrafları karşıladığını söyledi.
Kendisine, “Keşke daha geniş bir salonda, daha fazla katılımcıyla kutlama yapılsaydı. Sayın Valimiz bu konuda oldukça hassas biridir, görüşseydiniz eminim yardımcı olurdu.” dedim.
Bunun üzerine, “Vali Bey’le görüştüm ama olumlu bir yanıt alamadım.” dedi.
Ancak konuyu Sayın Vali’ye sorduğumda, “Bu konuda benimle görüşen olmadı.” cevabını aldım.
Tekrar konuştuğumuzdaysa, bu kez “Yok, başka konular için görüşmüştük.” diyerek konuyu değiştirmeye çalıştı.
Ve ardından da “Haberinizi yazmadan önce beni arasaydınız. Çapsız gazeteci.” diyerek seviyeyi düşürdü.
Dar bir pencereden bakarak gazetecilik yaptığımı savunan Sayın Başkan ya Sivas’ta yaşamıyor, ya da bilinçli bir şekilde o cümleleri kuruyor.
Oysa gerçek Atatürkçülük; eleştiriden korkmamak, açıklığı ve doğruluğu savunmaktır.
Ne yazık ki Atatürkçü Düşünce Derneği gibi saygın bir kurumun, kişisel egoların gölgesinde kalması insanı üzüyor.
ADD, birilerinin dar çevresinde dönen bir yapı değil, toplumun her kesimini kucaklayan bir fikir yuvası olmalı.
Allah aşkına…
Atatürkçü Düşünce Derneği
kimlerin elinde kalmış?